24 Ağustos 2016 Çarşamba
Bi karavanımız olsun mesela. Bi de biraz birikmiş para. Sadece bunlar yeter. Biz varken fazla bişeye gerek yok ki. Binelim karavanımıza gezelim hep. Geceleri yıldızları seyredelim, hayal kuralım. Bulutlu havalarda bulutları ilgnç cisimlere benzetelim. Sonra birden sana dönüp “Bak! Arkadaki gökyüzü sana olan aşkım kadar büyük” diyeyim. Büyük bi tebessümle öpücük kondur dudaklarıma. Tam o sırada dilini ısırayım. “Bunu sen istedin” der gibi bak bana ve birden beni gıdıklamaya başla. Çimlerin üzerinde yuvarlanalım saatlerce. Denizimizde eksik olmaz gözlerin oldukça. Konuştuğumuz gibi adını kulağına fısıldarım ve kalp ritmini dinlerim. Kendi ellerimle yemek yapar yediririm sana. İlaçlarımıda içirirsin düzenli olarak ben hep unutuyorum… Arada kavga edelim. Sen barışmak için şebeklikler yap. Bu hallerini izlemek için naz yapayım biraz. Sonra belinden kendine çek beni ve sımsıkı sarıl. Film izleyelim beraber. Uyurken kaçıp gidiceksin korkusuyla sımsıkı sarılıyim sana. Hep dalga geç benimle “Bi yere kaçmam merak etme” diye. Sabah erkenden uyanıp seni izliyim gözlerini ilk açtığında beni gör gülümse bana kocaman. Günaydın meleğim de o muhteşem sesinle. Hadi uykucu öğlen oldu diye karşılık veriyim bende tüm odunluğumla. Kitapta okurum sana. Yeter ki gitme. Yeter ki yarım bırakma bizi..
14 Ağustos 2016 Pazar
17-05-2016 Geçimişi Bırak Bayan
Diğer parçam
Saat epey geç oldu biliyorum ama yazmadan da uyuyamıyorum
bugün aramadım galiba bundan sonra da aramayacak gibiyim, biraz da olsa beni
seviyorsan 1-2 hafta içinde geriye araman lazım hayatta mısın? Diye, belki
dayanamam ben mesaj atarım senin aramayacağını biliyorum çünkü. Bugün biraz düşündüm
bu hafta sonu yanına mı gelsem diye bu aralar birkaç arkadaşıma söz vermiştim
başka yerlere gidecektim iptal oldu sonra başka bir yer daha çıktı. Pederde
para göndermediği için gelmeyeceğim hem saçlarım uzasın senin yanına gelinceye
kadar J. Sürekli
yanında olsam da bir şey fark etmeyecek galiba. Sen bugünden kaçıyorsun
yarından kaçıyorsun, dünün dibine batmışsın dünsüz tek bir nefesin yok, bir kez
daha yarım kalmaktan kaçıyorsun zaten eksiğiz daha ne kadar azalabiliriz ki.
Sen güzel olan her şeyden kaçıyorsun. Ben seni kovalamaya devam ediyorum. Sen
her kolunu kesip fotoğrafını attığında benim canım yanıyor ama bir şey desem
bile anlamıyorsun yanlış olduğunu bildiğin halde yapıyorsun kendine zarar
vermekten başka hiçbir şey yapmıyorsun. Kendince bir mantık geliştirmişsin
kestiğimde rahatlıyorum diye o mantığı doğru olarak kabul ediyorsun ama bir gün
vazgeçeceksin belki şu anda sırf geçmişinde olanlar yüzünden mutlu olabileceğin
bir yarını kaçırıyorsun. Hayalsiz insan olmaz bayan, hayal et yarını benimle
birlikte yaşa hayallerini bilmiyorsan yapmayı öğretirim sana bir amacın olsun
bayan kelebek. Gözlerime bak sana nasıl baktığıma bak, artık sensiz bir kadeh
daha kaldırmaktan sıkıldım bayan, bu hafta sonu yine kadeh kalkacak ama sen
olmayacaksın o masada, senin yokluğuna içiyorum ama dertlerim geçmeyecek
bitmeyecek ama acısını alacak sanki anestezi gibi. Korkuyorsun yaralanmaktan
ama ben kusucam diye rakıyı içmemezlik yapmıyorum, o zaman bu hayatta da
yaşamayalım nasıl olsa bir gün ölüyoruz. Önemli olan şu anın keyfini çıkarmak.
Sustum tamam çok sıkıcı konuştum biliyorum ama sana laf anlatamıyorum aynı
dedem gibisin kafanın dikine gidiyorsun. Sana çok kızıyorum. Bir gün belki
gelip seni kaçırabilirim ama önce nerde oturduğunu öğrenmeliyim tabi bir gün
beni bırakıp gidersen evine gelirim belki. Bu neyin kafası diyebilirsin ama ben
deli birisiyim psikolojik sorunlarım var takıntılarım var önceden ezik
toplumdan dışlanmış birisiydim, buralara gelebilmek için çok uğraştım arkadaşlarım
destek çıktı. Sonra gittim beni dışlayan ezen insanlardan intikamımı aldım
çoğunun canını yaktım bir diğer yarısına zarar verdim. Böyle birisi olmayı ben
istemedim. Ama bana inanabilirsin ki elimden tutarsan ellerini bir daha salmam
sen istemediğin sürece belki sen istesen bile salmam. Aslında zor birisi
değilsin yufka yüreklisin ama zaman değiştirmiş seni öyle olmayı sen
istiyorsun. Attığın mesajları gözümün içine bakarak söyle desem söyleyemessin.
6 Ağustos 2016 Cumartesi
Çaresizlik
Tek katlı evimizin balkonundan ayaklarımı uzatıyorum. Bugüne girmemize iki dakika var. Ne fasıla zamanı bu kadar önemser oldum? bundan sonra her dakikayı sayıyorum. Bu bir umuda geri sayım mı, yeni bir umut için beklenti mi? Zaten ben kendimle ilgili sorulara cevap veremiyorum. aşırı geçmiyor, yükseliyorum.Ruhen, ve ya bedenen. Belki biraz daha yükselsem, meşhur Satürn\`ün halkasından ayaklarımı uzatacağım, o kadar ileri gitmiyorum. Başım dönüyor, yüksekçe bir binanın çatısından ayaklarımı uzatıyorum şimdi. Her satırımı, her kelimemi geceye yazıyorum. Ben artık karanlıktan değil, gündüzden korkuyorum. Yıldızları saymak, bulutlara biçim vermekten daha huzurlu benim için. Ay, güneşten daha değerli. Bu yüzden gece konusu için bu kadar konuşuyorum. Bu içim karardığından değil, asıl mutluluğu gecede bulduğumdan. çok aşırı geçmiyor, düşüyorum. Ruhen, yada bedenen.
Sahilde denize düşmemizi ve ya intihar etmemizi önlemek istermiş gibi konulan demir parmaklıklardan denize ayaklarımı uzatıyorum. Yakamoz, görmeyi sevdiğim görünüm değil. Biraz denize bakıyorum, biraz ışığı yansıyan aya. sema neden mavi sorusunu soramayacak kadar uzağım gündüzden. gökyüzü sebep siyah? nedeni ise yıldızlar böyle güzel.
Ayağa kalkıyorum şu parmaklıkların üstünde. deniz paçalarımı ıslatmış, ayrım etmemişim. Kollarımı gökyüzüne kaldırıyorum. Nasıl kimse olmamaktadır? Fotoğraflarımı çekip, haber yapmaları gerekmez miydi? Kimse görmüyor beni. Ya kararmış gözleri, yahut siyaha boyanmış ruhum, gizlenmek için. yel esiyor. Fırtına mı, sanmıyorum. Meltem derler ya, öyle hafif hafif. Parmaklıklar ince. Düşüyorum. Ruhen, veya bedenen. Su beni içine çekiyor, düşüyorum. Sesler duyuyorum ama burada kim konuşur? Denizin derinlerinde? Boğuluyorum. aynı şeyi denize düşmeden de hissetmiştim daha evvela. \`\`Suyun arasında silah patlar mı?\`\` Patlıyor. Kanım değil,duygularım etrafa yayılıyor. Suyun rengi değişiyor. Peki lakin kim çekti tetiği? Zaten beni sudan çok fazla sorular boğuyor. Düşüyorum, dibe ulaşıyorum. inanın ki, denizkızları gerçek. Canavarları da öyle. Kumdan bir yuvanın üstünde ayaklarımı uzatıyorum, dağılan duygularımı toparlamak için. Burası çok aşırı güzel, gülümsüyorum sessizce. Geliyorlar, denizkızlarını öldürmek için. Ben yüzme bilmem. Kollarımı çırpmaya başlıyorum can havliyle. Yükseliyorum. Ruhen, ve ya bedenen. Yüzeyi buluyorum, yoruldum.
Karaya vuruyorum, kumların içine. Gökyüzüne bakıyorum ay bulunmamaktadır. Kuyuya mı düşmüş? \`\`bayan ip getir ay kuyuya düşmüş\`\` diye bağırsam, \`\`Hoca Efendi sen kafayı mı yedin?\`\` diye yankılanacak sesim ilerideki dağlardan. ama dur burada dağ bulunmamaktadır, burada kuyu da yoktur. Susadım, kuyu suyu. Bana kuyu suyu lazım da saplanmışım ki kumlara. Hayır ay kuyuda değil. Yerini güneşe bırakıyormuş meğer. Hayır gün doğuyor ben buna katlanamam. Gözlerimi kapatıyorum. Emin değilim ya yükseliyorum ve ya düşüyorum. Tek katlı evimizin balkonundan ayaklarımı uzatıyorum. Ruhen yahut bedenen.
Kahve yapmak için içeri giriyorum. Sesler duyuyorum, burası ev
Sahilde denize düşmemizi ve ya intihar etmemizi önlemek istermiş gibi konulan demir parmaklıklardan denize ayaklarımı uzatıyorum. Yakamoz, görmeyi sevdiğim görünüm değil. Biraz denize bakıyorum, biraz ışığı yansıyan aya. sema neden mavi sorusunu soramayacak kadar uzağım gündüzden. gökyüzü sebep siyah? nedeni ise yıldızlar böyle güzel.
Ayağa kalkıyorum şu parmaklıkların üstünde. deniz paçalarımı ıslatmış, ayrım etmemişim. Kollarımı gökyüzüne kaldırıyorum. Nasıl kimse olmamaktadır? Fotoğraflarımı çekip, haber yapmaları gerekmez miydi? Kimse görmüyor beni. Ya kararmış gözleri, yahut siyaha boyanmış ruhum, gizlenmek için. yel esiyor. Fırtına mı, sanmıyorum. Meltem derler ya, öyle hafif hafif. Parmaklıklar ince. Düşüyorum. Ruhen, veya bedenen. Su beni içine çekiyor, düşüyorum. Sesler duyuyorum ama burada kim konuşur? Denizin derinlerinde? Boğuluyorum. aynı şeyi denize düşmeden de hissetmiştim daha evvela. \`\`Suyun arasında silah patlar mı?\`\` Patlıyor. Kanım değil,duygularım etrafa yayılıyor. Suyun rengi değişiyor. Peki lakin kim çekti tetiği? Zaten beni sudan çok fazla sorular boğuyor. Düşüyorum, dibe ulaşıyorum. inanın ki, denizkızları gerçek. Canavarları da öyle. Kumdan bir yuvanın üstünde ayaklarımı uzatıyorum, dağılan duygularımı toparlamak için. Burası çok aşırı güzel, gülümsüyorum sessizce. Geliyorlar, denizkızlarını öldürmek için. Ben yüzme bilmem. Kollarımı çırpmaya başlıyorum can havliyle. Yükseliyorum. Ruhen, ve ya bedenen. Yüzeyi buluyorum, yoruldum.
Karaya vuruyorum, kumların içine. Gökyüzüne bakıyorum ay bulunmamaktadır. Kuyuya mı düşmüş? \`\`bayan ip getir ay kuyuya düşmüş\`\` diye bağırsam, \`\`Hoca Efendi sen kafayı mı yedin?\`\` diye yankılanacak sesim ilerideki dağlardan. ama dur burada dağ bulunmamaktadır, burada kuyu da yoktur. Susadım, kuyu suyu. Bana kuyu suyu lazım da saplanmışım ki kumlara. Hayır ay kuyuda değil. Yerini güneşe bırakıyormuş meğer. Hayır gün doğuyor ben buna katlanamam. Gözlerimi kapatıyorum. Emin değilim ya yükseliyorum ve ya düşüyorum. Tek katlı evimizin balkonundan ayaklarımı uzatıyorum. Ruhen yahut bedenen.
Kahve yapmak için içeri giriyorum. Sesler duyuyorum, burası ev
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)