Sayfalar

26 Ekim 2016 Çarşamba

Vazgeçişler


Yine yazmak geldi içimden gece geç oldu ama kelimeler kendiliğinden dökülmeye başlayınca hemen çıkarttım bilgisayarımı, başladım yazmaya. Hani ilk olmak varya, ilk olupta sonununda olması. Sonsuzluk istenipte sonsuzluğu kabul edememek veya da verilen değerleri bir köşeye atmak. Size biraz yaşadığımı anlatıyım evet belki sıkılacaksınız yaşamadıysanız, ama ben yaşadıktan sonra her aklıma gelişinde tekrar tekrar boğuldum. Sevdiniz ama sevilmediniz, sonra vazgeçip başka omuzlarda nefes almaya başladınız, belki de başkasının elini tuttunuz. Her seferin de de yeni yüzlerle hayal kurdunuz, belki hayal kurmadınız sadece öyle görünmek istediğiniz için öyle yaptınız. Ilk senle yaşadım bütün duyguları, hatırlasana ilk senin elin tuttum salmak istemedim. Belki bir bayandan alabileceğim en masum öpücüğü ise yanağıma senden aldım. Annemden sonra sen, düşünsene omuzuna yattığım günü ne kadar da güzel di. Dünyanın en mutlu insanıydım ki şüphesiz bunu sen de dahil kimse itiraaz edemez. O gün ayağını yaraladığında yaranı öpüp "geçti mi? " dememek için kendimi zor tuttum. Beynimde bir şeyler dönüyordu belki ama açığa çıkaramıyordum. Sonuç ne şekilde değişecekti bayan, senin beni kabullenmen için ne yapmam lazımdı. Galiba yanlış zamanda gelmiştim, yanlız kalmak istediğin zamanda diğer yarın olmak istedim. Hani olmak isteyipte olamamak, ama sen olacak birilerini bulup onlarla yaşaman. Ne garip değil mi seni her şeklinle kabul ettim ne olursan ol diyerek. Sen her şey olabilmek varken yarım kalmayı seçtin, sonra bütünleşecek başka biri. Sevecek mi benim kadar? Üstüne düşecek mi senin? Seni benim kadar araştırabilecek mi? Yoksa konuştuğu kadar mı bilecek, eğer kör değilse benim kim olduğumu da soracaktır o zaman. Ya sen, aklına gelecek miyim? Adam gibi seven gidecek bir yerim vardı orayıda yıktım mı? Diyeceksin. Bak bayan bu gün'e kadar bekledim şu saate kadar bekledim. Bekledimde neye yaradı? Hiç bir şeye. Artık bu bekleyişlere son vermeliyim sonra da belki arkama bakmadan devam etmeliyim. Senden özür dilerim. "Benden gelecek bekleme" dedin ben tam 272 gündür senden gelecek bekledim. Uzatmayalım bayan beni istemedin bende gidiyorum artık, gidebildiğimin ötesine gidiyorum.

6 Ekim 2016 Perşembe

Anlamsızca

Rastgele yazacağım. neden bahsettiğimi bilmiyorum,muhtemelen bilmeyeceğim. Yazdığım hiçbir cümleden bir anlam çıkmasın istiyorum lakin biliyorum, ruhum her kelimeme anlamlar yükleyecek. Belki şahsımı aradan çekip ruhum ve kalemim içinde şifrelenmiş kelimeler yazacağım ve bilincim bunun farkında olmayacak. lakin içeride birisi, hepsini hissedecek.
bilincinde olmak yani bilmek ve hissetmek ayrıcalıklı şeyler. Bilincin, aklın, varlığın bilir ama benliğin, ruhun, kalbin hisseder. genellikle neler olup bittiğinin farkında değilim fakat hissediyorum ve bu muhtemelen ruhumu yoruyordur. şu sıralar ondan biraz uzağım.

 Cümlelerim belki bunu okuyacak muhtemel sima insandan birini, belki beni, kalbimi etkileyecek. Geçmişten bir şeyler hatırlatacak yada geleceğe yönlendirecek. Belki birilerini en içinden etkileyecek belki de kimse, ben dahil, bir anlam veremeden okuyup geçeceğiz.

 Bazı kelimeleri yanlış yerlerde yorduğumu düşünüyorum. Kelimeler, kişinin hisleridir, onlar kadar özeldir ve onları yanlış hallerde, yanlış yerlerde kullanmak, yanlış satırları doldurmak çok aşırı büyük bir pişmanlık.
Zihnimin duvarlarına kazıdığım önemli cümlelerden biridir ki; en derin, en berrak sanılan denizlerin gerçekte insanı içine çeken korkunç bataklıklar olduğunu öğrenmek, katlanılamaz bir çaresizlik hissi bırakıyor ruha. Bataklıkta çırpınırken fark ediyorsun ki, bu çaresizliğin değil. Yüzdüğünü sanarken battığını fark etmen gerçekte en büyük kurtuluşun. Sonra bir dal parçası bulursun, tutunur kurtulursun. lakin bu dal parçasının bir yılan olmadığından emin olmazsan, boğulmaya mahkumsun. Batarken itimat duygunu yitirmişsen, kulaçların seni kurtarır.
Bana gelince beni dibe batan bir tanesi olarak, kulaçlarım kurtardı.  bundan sonra ellerimle tutuna tutuna bulutların üzerine doğru tırmanıyorum.
sırf denize döktüğümü  sandığım özel kelimelerimin boğulmasına üzülüyorum. Kendimi kurtardım, pişmanlığım şimdi güzel kelimelerimin yanlış suda, bataklıkta batmasına. Kelimelerimin harcanışına üzülüyorum. Hayallerimin kırılışına, gözyaşlarım bunun gibi kalbimden akıp gidişine üzülüyorum, onlar masumlardı ve güzellerdi. yalnızca yanlış kurulmuşlardı. Hayalin doğrusu yanlışı olmaktadır mt., oluyormuş.

Bu gece yazabilmek için dans ettim.
akşam olunca yazmak daha pratik. Zihninin içindekiler en konuşkan saatlerinde fakat dışarısı sessiz. tüm yalanların ve tüm gerçekliğin farkındasın ve elinde boş satırlarınla aşık olduğun kelimelerin mevcut. Yazabiliyorsun, yalanlara üzülmeyi bırakınca, gerçekliği sorgulamaya başlıyorsun.
önüne hayali bile olanaksız gelen hedefler koymuşsun. Ne yapmak istediğini düşünüyorsun. Kendini keşfetme çabaları da akşam olduğunda ortaya çıkıyor. Kim olduğunu bulmaya, ruhunu tanımaya çalışıyorsun ki bu da fakat kaleminle oluyor.

çantamdan kelebek çıktı. Kelebekler bir gün yaşamıyor. 3 gündür burda bir kelebek mevcut ve odada benimle beraber yaşıyor. Güzel bir kelebek olduğunu söyleyemem. Ki bu bana onun bi\` kelebek olup olmadığını da sorgulattı. Sanırım o prensini bekleyen külkedisi.

Son sözünü az ilerde uyuyan köpekten diğer kimse bilmiyor. Cesedini bulduklarında son sözünü söylemesinin üzerinden iki hafta geçmiş. Ertesi gün köpeğe araba çarptı. Adamın son sözünü kimse bilmiyor. Adamın kim olduğunu da bilmiyorlar. Köpeğe cenaze töreni düzenlenecekmiş. Haberler söyledi.

bayan yüzümdeki tüylerden bıktım diyerek cımbızı alıp tüm kirpiklerini yoldu. Güzel bayan-dı.

Dilini yaktı. Sıcak çikolata değil çakmakla.
Psikopat olduğunu sanıyordu. soluk alması daha büyük delilikti.

Kibritçi kız da bir kibrit daha yakmış ve hayallere dalmış.

Bu kız daha evvela yazdığı sayfaları yaktı,itiraf ediyorum bu kız ordan burdan etkilendi.

 Yazmak istiyorum,kağıtta kan lekeleri görene dek. Ne yazdığımı bilmiyorum lakin eminim ruhum hissediyor bir yerden. şu sıralar ondan biraz uzağım. gündelik işlerim içinde ve hatta günlük duygusuzluğum ve umursamazlığım içinde benimle pek konuşmuyor. fakat hayat diğer çeşitli ilerlemiyor. Duygularıma hapsolmak kurduğum bütün hayalleri öldürüyor. Beni ellerim kaymadan
bulutların üzerine tırmandıracak gücü, mantığımda, duygularımdan çok aşırı uzakta buluyorum. ama tam olarak hissizleşmemek için de, işte böyle yazıyorum. çoğunlukla kelimelerimi geceye bırakıyorum. Herkes sessiz, ruhum yıldızlarla sohbet ediyor, zihnimdeki sesler süre zaman figan atıyor, satırlar dolup taşıyor. Ben bunların oluşturduğu bir bütünüm yalnızca. Hislerim,kelimelerim,hayallerimden oluşan bir bütün. Huzurlu hissediyorum, hem ruhumda hem bilincimde.
Kelebek hala ışığın etrafında dönüyor.