Yine yazmak geldi içimden
gece geç oldu ama kelimeler kendiliğinden dökülmeye başlayınca
hemen çıkarttım bilgisayarımı, başladım yazmaya. Hani ilk
olmak varya, ilk olupta sonununda olması. Sonsuzluk istenipte
sonsuzluğu kabul edememek veya da verilen değerleri bir köşeye
atmak. Size biraz yaşadığımı anlatıyım evet belki
sıkılacaksınız yaşamadıysanız, ama ben yaşadıktan sonra her
aklıma gelişinde tekrar tekrar boğuldum. Sevdiniz ama
sevilmediniz, sonra vazgeçip başka omuzlarda nefes almaya
başladınız, belki de başkasının elini tuttunuz. Her seferin de
de yeni yüzlerle hayal kurdunuz, belki hayal kurmadınız sadece
öyle görünmek istediğiniz için öyle yaptınız. Ilk senle
yaşadım bütün duyguları, hatırlasana ilk senin elin tuttum
salmak istemedim. Belki bir bayandan alabileceğim en masum öpücüğü
ise yanağıma senden aldım. Annemden sonra sen, düşünsene
omuzuna yattığım günü ne kadar da güzel di. Dünyanın en mutlu
insanıydım ki şüphesiz bunu sen de dahil kimse itiraaz edemez. O
gün ayağını yaraladığında yaranı öpüp "geçti mi? "
dememek için kendimi zor tuttum. Beynimde bir şeyler dönüyordu
belki ama açığa çıkaramıyordum. Sonuç ne şekilde değişecekti
bayan, senin beni kabullenmen için ne yapmam lazımdı. Galiba
yanlış zamanda gelmiştim, yanlız kalmak istediğin zamanda diğer
yarın olmak istedim. Hani olmak isteyipte olamamak, ama sen olacak
birilerini bulup onlarla yaşaman. Ne garip değil mi seni her
şeklinle kabul ettim ne olursan ol diyerek. Sen her şey olabilmek
varken yarım kalmayı seçtin, sonra bütünleşecek başka biri.
Sevecek mi benim kadar? Üstüne düşecek mi senin? Seni benim kadar
araştırabilecek mi? Yoksa konuştuğu kadar mı bilecek, eğer kör
değilse benim kim olduğumu da soracaktır o zaman. Ya sen, aklına
gelecek miyim? Adam gibi seven gidecek bir yerim vardı orayıda
yıktım mı? Diyeceksin. Bak bayan bu gün'e kadar bekledim şu
saate kadar bekledim. Bekledimde neye yaradı? Hiç bir şeye. Artık
bu bekleyişlere son vermeliyim sonra da belki arkama bakmadan devam
etmeliyim. Senden özür dilerim. "Benden gelecek bekleme"
dedin ben tam 272 gündür senden gelecek bekledim. Uzatmayalım
bayan beni istemedin bende gidiyorum artık, gidebildiğimin ötesine
gidiyorum.
26 Ekim 2016 Çarşamba
6 Ekim 2016 Perşembe
Anlamsızca
Rastgele yazacağım. neden bahsettiğimi bilmiyorum,muhtemelen bilmeyeceğim. Yazdığım hiçbir cümleden bir anlam çıkmasın istiyorum lakin biliyorum, ruhum her kelimeme anlamlar yükleyecek. Belki şahsımı aradan çekip ruhum ve kalemim içinde şifrelenmiş kelimeler yazacağım ve bilincim bunun farkında olmayacak. lakin içeride birisi, hepsini hissedecek.
bilincinde olmak yani bilmek ve hissetmek ayrıcalıklı şeyler. Bilincin, aklın, varlığın bilir ama benliğin, ruhun, kalbin hisseder. genellikle neler olup bittiğinin farkında değilim fakat hissediyorum ve bu muhtemelen ruhumu yoruyordur. şu sıralar ondan biraz uzağım.
Cümlelerim belki bunu okuyacak muhtemel sima insandan birini, belki beni, kalbimi etkileyecek. Geçmişten bir şeyler hatırlatacak yada geleceğe yönlendirecek. Belki birilerini en içinden etkileyecek belki de kimse, ben dahil, bir anlam veremeden okuyup geçeceğiz.
Bazı kelimeleri yanlış yerlerde yorduğumu düşünüyorum. Kelimeler, kişinin hisleridir, onlar kadar özeldir ve onları yanlış hallerde, yanlış yerlerde kullanmak, yanlış satırları doldurmak çok aşırı büyük bir pişmanlık.
Zihnimin duvarlarına kazıdığım önemli cümlelerden biridir ki; en derin, en berrak sanılan denizlerin gerçekte insanı içine çeken korkunç bataklıklar olduğunu öğrenmek, katlanılamaz bir çaresizlik hissi bırakıyor ruha. Bataklıkta çırpınırken fark ediyorsun ki, bu çaresizliğin değil. Yüzdüğünü sanarken battığını fark etmen gerçekte en büyük kurtuluşun. Sonra bir dal parçası bulursun, tutunur kurtulursun. lakin bu dal parçasının bir yılan olmadığından emin olmazsan, boğulmaya mahkumsun. Batarken itimat duygunu yitirmişsen, kulaçların seni kurtarır.
Bana gelince beni dibe batan bir tanesi olarak, kulaçlarım kurtardı. bundan sonra ellerimle tutuna tutuna bulutların üzerine doğru tırmanıyorum.
sırf denize döktüğümü sandığım özel kelimelerimin boğulmasına üzülüyorum. Kendimi kurtardım, pişmanlığım şimdi güzel kelimelerimin yanlış suda, bataklıkta batmasına. Kelimelerimin harcanışına üzülüyorum. Hayallerimin kırılışına, gözyaşlarım bunun gibi kalbimden akıp gidişine üzülüyorum, onlar masumlardı ve güzellerdi. yalnızca yanlış kurulmuşlardı. Hayalin doğrusu yanlışı olmaktadır mt., oluyormuş.
Bu gece yazabilmek için dans ettim.
akşam olunca yazmak daha pratik. Zihninin içindekiler en konuşkan saatlerinde fakat dışarısı sessiz. tüm yalanların ve tüm gerçekliğin farkındasın ve elinde boş satırlarınla aşık olduğun kelimelerin mevcut. Yazabiliyorsun, yalanlara üzülmeyi bırakınca, gerçekliği sorgulamaya başlıyorsun.
önüne hayali bile olanaksız gelen hedefler koymuşsun. Ne yapmak istediğini düşünüyorsun. Kendini keşfetme çabaları da akşam olduğunda ortaya çıkıyor. Kim olduğunu bulmaya, ruhunu tanımaya çalışıyorsun ki bu da fakat kaleminle oluyor.
çantamdan kelebek çıktı. Kelebekler bir gün yaşamıyor. 3 gündür burda bir kelebek mevcut ve odada benimle beraber yaşıyor. Güzel bir kelebek olduğunu söyleyemem. Ki bu bana onun bi\` kelebek olup olmadığını da sorgulattı. Sanırım o prensini bekleyen külkedisi.
Son sözünü az ilerde uyuyan köpekten diğer kimse bilmiyor. Cesedini bulduklarında son sözünü söylemesinin üzerinden iki hafta geçmiş. Ertesi gün köpeğe araba çarptı. Adamın son sözünü kimse bilmiyor. Adamın kim olduğunu da bilmiyorlar. Köpeğe cenaze töreni düzenlenecekmiş. Haberler söyledi.
bayan yüzümdeki tüylerden bıktım diyerek cımbızı alıp tüm kirpiklerini yoldu. Güzel bayan-dı.
Dilini yaktı. Sıcak çikolata değil çakmakla.
Psikopat olduğunu sanıyordu. soluk alması daha büyük delilikti.
Kibritçi kız da bir kibrit daha yakmış ve hayallere dalmış.
Bu kız daha evvela yazdığı sayfaları yaktı,itiraf ediyorum bu kız ordan burdan etkilendi.
Yazmak istiyorum,kağıtta kan lekeleri görene dek. Ne yazdığımı bilmiyorum lakin eminim ruhum hissediyor bir yerden. şu sıralar ondan biraz uzağım. gündelik işlerim içinde ve hatta günlük duygusuzluğum ve umursamazlığım içinde benimle pek konuşmuyor. fakat hayat diğer çeşitli ilerlemiyor. Duygularıma hapsolmak kurduğum bütün hayalleri öldürüyor. Beni ellerim kaymadan
bulutların üzerine tırmandıracak gücü, mantığımda, duygularımdan çok aşırı uzakta buluyorum. ama tam olarak hissizleşmemek için de, işte böyle yazıyorum. çoğunlukla kelimelerimi geceye bırakıyorum. Herkes sessiz, ruhum yıldızlarla sohbet ediyor, zihnimdeki sesler süre zaman figan atıyor, satırlar dolup taşıyor. Ben bunların oluşturduğu bir bütünüm yalnızca. Hislerim,kelimelerim,hayallerimden oluşan bir bütün. Huzurlu hissediyorum, hem ruhumda hem bilincimde.
Kelebek hala ışığın etrafında dönüyor.
bilincinde olmak yani bilmek ve hissetmek ayrıcalıklı şeyler. Bilincin, aklın, varlığın bilir ama benliğin, ruhun, kalbin hisseder. genellikle neler olup bittiğinin farkında değilim fakat hissediyorum ve bu muhtemelen ruhumu yoruyordur. şu sıralar ondan biraz uzağım.
Cümlelerim belki bunu okuyacak muhtemel sima insandan birini, belki beni, kalbimi etkileyecek. Geçmişten bir şeyler hatırlatacak yada geleceğe yönlendirecek. Belki birilerini en içinden etkileyecek belki de kimse, ben dahil, bir anlam veremeden okuyup geçeceğiz.
Bazı kelimeleri yanlış yerlerde yorduğumu düşünüyorum. Kelimeler, kişinin hisleridir, onlar kadar özeldir ve onları yanlış hallerde, yanlış yerlerde kullanmak, yanlış satırları doldurmak çok aşırı büyük bir pişmanlık.
Zihnimin duvarlarına kazıdığım önemli cümlelerden biridir ki; en derin, en berrak sanılan denizlerin gerçekte insanı içine çeken korkunç bataklıklar olduğunu öğrenmek, katlanılamaz bir çaresizlik hissi bırakıyor ruha. Bataklıkta çırpınırken fark ediyorsun ki, bu çaresizliğin değil. Yüzdüğünü sanarken battığını fark etmen gerçekte en büyük kurtuluşun. Sonra bir dal parçası bulursun, tutunur kurtulursun. lakin bu dal parçasının bir yılan olmadığından emin olmazsan, boğulmaya mahkumsun. Batarken itimat duygunu yitirmişsen, kulaçların seni kurtarır.
Bana gelince beni dibe batan bir tanesi olarak, kulaçlarım kurtardı. bundan sonra ellerimle tutuna tutuna bulutların üzerine doğru tırmanıyorum.
sırf denize döktüğümü sandığım özel kelimelerimin boğulmasına üzülüyorum. Kendimi kurtardım, pişmanlığım şimdi güzel kelimelerimin yanlış suda, bataklıkta batmasına. Kelimelerimin harcanışına üzülüyorum. Hayallerimin kırılışına, gözyaşlarım bunun gibi kalbimden akıp gidişine üzülüyorum, onlar masumlardı ve güzellerdi. yalnızca yanlış kurulmuşlardı. Hayalin doğrusu yanlışı olmaktadır mt., oluyormuş.
Bu gece yazabilmek için dans ettim.
akşam olunca yazmak daha pratik. Zihninin içindekiler en konuşkan saatlerinde fakat dışarısı sessiz. tüm yalanların ve tüm gerçekliğin farkındasın ve elinde boş satırlarınla aşık olduğun kelimelerin mevcut. Yazabiliyorsun, yalanlara üzülmeyi bırakınca, gerçekliği sorgulamaya başlıyorsun.
önüne hayali bile olanaksız gelen hedefler koymuşsun. Ne yapmak istediğini düşünüyorsun. Kendini keşfetme çabaları da akşam olduğunda ortaya çıkıyor. Kim olduğunu bulmaya, ruhunu tanımaya çalışıyorsun ki bu da fakat kaleminle oluyor.
çantamdan kelebek çıktı. Kelebekler bir gün yaşamıyor. 3 gündür burda bir kelebek mevcut ve odada benimle beraber yaşıyor. Güzel bir kelebek olduğunu söyleyemem. Ki bu bana onun bi\` kelebek olup olmadığını da sorgulattı. Sanırım o prensini bekleyen külkedisi.
Son sözünü az ilerde uyuyan köpekten diğer kimse bilmiyor. Cesedini bulduklarında son sözünü söylemesinin üzerinden iki hafta geçmiş. Ertesi gün köpeğe araba çarptı. Adamın son sözünü kimse bilmiyor. Adamın kim olduğunu da bilmiyorlar. Köpeğe cenaze töreni düzenlenecekmiş. Haberler söyledi.
bayan yüzümdeki tüylerden bıktım diyerek cımbızı alıp tüm kirpiklerini yoldu. Güzel bayan-dı.
Dilini yaktı. Sıcak çikolata değil çakmakla.
Psikopat olduğunu sanıyordu. soluk alması daha büyük delilikti.
Kibritçi kız da bir kibrit daha yakmış ve hayallere dalmış.
Bu kız daha evvela yazdığı sayfaları yaktı,itiraf ediyorum bu kız ordan burdan etkilendi.
Yazmak istiyorum,kağıtta kan lekeleri görene dek. Ne yazdığımı bilmiyorum lakin eminim ruhum hissediyor bir yerden. şu sıralar ondan biraz uzağım. gündelik işlerim içinde ve hatta günlük duygusuzluğum ve umursamazlığım içinde benimle pek konuşmuyor. fakat hayat diğer çeşitli ilerlemiyor. Duygularıma hapsolmak kurduğum bütün hayalleri öldürüyor. Beni ellerim kaymadan
bulutların üzerine tırmandıracak gücü, mantığımda, duygularımdan çok aşırı uzakta buluyorum. ama tam olarak hissizleşmemek için de, işte böyle yazıyorum. çoğunlukla kelimelerimi geceye bırakıyorum. Herkes sessiz, ruhum yıldızlarla sohbet ediyor, zihnimdeki sesler süre zaman figan atıyor, satırlar dolup taşıyor. Ben bunların oluşturduğu bir bütünüm yalnızca. Hislerim,kelimelerim,hayallerimden oluşan bir bütün. Huzurlu hissediyorum, hem ruhumda hem bilincimde.
Kelebek hala ışığın etrafında dönüyor.
1 Eylül 2016 Perşembe
24 Ağustos 2016 Çarşamba
Bi karavanımız olsun mesela. Bi de biraz birikmiş para. Sadece bunlar yeter. Biz varken fazla bişeye gerek yok ki. Binelim karavanımıza gezelim hep. Geceleri yıldızları seyredelim, hayal kuralım. Bulutlu havalarda bulutları ilgnç cisimlere benzetelim. Sonra birden sana dönüp “Bak! Arkadaki gökyüzü sana olan aşkım kadar büyük” diyeyim. Büyük bi tebessümle öpücük kondur dudaklarıma. Tam o sırada dilini ısırayım. “Bunu sen istedin” der gibi bak bana ve birden beni gıdıklamaya başla. Çimlerin üzerinde yuvarlanalım saatlerce. Denizimizde eksik olmaz gözlerin oldukça. Konuştuğumuz gibi adını kulağına fısıldarım ve kalp ritmini dinlerim. Kendi ellerimle yemek yapar yediririm sana. İlaçlarımıda içirirsin düzenli olarak ben hep unutuyorum… Arada kavga edelim. Sen barışmak için şebeklikler yap. Bu hallerini izlemek için naz yapayım biraz. Sonra belinden kendine çek beni ve sımsıkı sarıl. Film izleyelim beraber. Uyurken kaçıp gidiceksin korkusuyla sımsıkı sarılıyim sana. Hep dalga geç benimle “Bi yere kaçmam merak etme” diye. Sabah erkenden uyanıp seni izliyim gözlerini ilk açtığında beni gör gülümse bana kocaman. Günaydın meleğim de o muhteşem sesinle. Hadi uykucu öğlen oldu diye karşılık veriyim bende tüm odunluğumla. Kitapta okurum sana. Yeter ki gitme. Yeter ki yarım bırakma bizi..
14 Ağustos 2016 Pazar
17-05-2016 Geçimişi Bırak Bayan
Diğer parçam
Saat epey geç oldu biliyorum ama yazmadan da uyuyamıyorum
bugün aramadım galiba bundan sonra da aramayacak gibiyim, biraz da olsa beni
seviyorsan 1-2 hafta içinde geriye araman lazım hayatta mısın? Diye, belki
dayanamam ben mesaj atarım senin aramayacağını biliyorum çünkü. Bugün biraz düşündüm
bu hafta sonu yanına mı gelsem diye bu aralar birkaç arkadaşıma söz vermiştim
başka yerlere gidecektim iptal oldu sonra başka bir yer daha çıktı. Pederde
para göndermediği için gelmeyeceğim hem saçlarım uzasın senin yanına gelinceye
kadar J. Sürekli
yanında olsam da bir şey fark etmeyecek galiba. Sen bugünden kaçıyorsun
yarından kaçıyorsun, dünün dibine batmışsın dünsüz tek bir nefesin yok, bir kez
daha yarım kalmaktan kaçıyorsun zaten eksiğiz daha ne kadar azalabiliriz ki.
Sen güzel olan her şeyden kaçıyorsun. Ben seni kovalamaya devam ediyorum. Sen
her kolunu kesip fotoğrafını attığında benim canım yanıyor ama bir şey desem
bile anlamıyorsun yanlış olduğunu bildiğin halde yapıyorsun kendine zarar
vermekten başka hiçbir şey yapmıyorsun. Kendince bir mantık geliştirmişsin
kestiğimde rahatlıyorum diye o mantığı doğru olarak kabul ediyorsun ama bir gün
vazgeçeceksin belki şu anda sırf geçmişinde olanlar yüzünden mutlu olabileceğin
bir yarını kaçırıyorsun. Hayalsiz insan olmaz bayan, hayal et yarını benimle
birlikte yaşa hayallerini bilmiyorsan yapmayı öğretirim sana bir amacın olsun
bayan kelebek. Gözlerime bak sana nasıl baktığıma bak, artık sensiz bir kadeh
daha kaldırmaktan sıkıldım bayan, bu hafta sonu yine kadeh kalkacak ama sen
olmayacaksın o masada, senin yokluğuna içiyorum ama dertlerim geçmeyecek
bitmeyecek ama acısını alacak sanki anestezi gibi. Korkuyorsun yaralanmaktan
ama ben kusucam diye rakıyı içmemezlik yapmıyorum, o zaman bu hayatta da
yaşamayalım nasıl olsa bir gün ölüyoruz. Önemli olan şu anın keyfini çıkarmak.
Sustum tamam çok sıkıcı konuştum biliyorum ama sana laf anlatamıyorum aynı
dedem gibisin kafanın dikine gidiyorsun. Sana çok kızıyorum. Bir gün belki
gelip seni kaçırabilirim ama önce nerde oturduğunu öğrenmeliyim tabi bir gün
beni bırakıp gidersen evine gelirim belki. Bu neyin kafası diyebilirsin ama ben
deli birisiyim psikolojik sorunlarım var takıntılarım var önceden ezik
toplumdan dışlanmış birisiydim, buralara gelebilmek için çok uğraştım arkadaşlarım
destek çıktı. Sonra gittim beni dışlayan ezen insanlardan intikamımı aldım
çoğunun canını yaktım bir diğer yarısına zarar verdim. Böyle birisi olmayı ben
istemedim. Ama bana inanabilirsin ki elimden tutarsan ellerini bir daha salmam
sen istemediğin sürece belki sen istesen bile salmam. Aslında zor birisi
değilsin yufka yüreklisin ama zaman değiştirmiş seni öyle olmayı sen
istiyorsun. Attığın mesajları gözümün içine bakarak söyle desem söyleyemessin.
6 Ağustos 2016 Cumartesi
Çaresizlik
Tek katlı evimizin balkonundan ayaklarımı uzatıyorum. Bugüne girmemize iki dakika var. Ne fasıla zamanı bu kadar önemser oldum? bundan sonra her dakikayı sayıyorum. Bu bir umuda geri sayım mı, yeni bir umut için beklenti mi? Zaten ben kendimle ilgili sorulara cevap veremiyorum. aşırı geçmiyor, yükseliyorum.Ruhen, ve ya bedenen. Belki biraz daha yükselsem, meşhur Satürn\`ün halkasından ayaklarımı uzatacağım, o kadar ileri gitmiyorum. Başım dönüyor, yüksekçe bir binanın çatısından ayaklarımı uzatıyorum şimdi. Her satırımı, her kelimemi geceye yazıyorum. Ben artık karanlıktan değil, gündüzden korkuyorum. Yıldızları saymak, bulutlara biçim vermekten daha huzurlu benim için. Ay, güneşten daha değerli. Bu yüzden gece konusu için bu kadar konuşuyorum. Bu içim karardığından değil, asıl mutluluğu gecede bulduğumdan. çok aşırı geçmiyor, düşüyorum. Ruhen, yada bedenen.
Sahilde denize düşmemizi ve ya intihar etmemizi önlemek istermiş gibi konulan demir parmaklıklardan denize ayaklarımı uzatıyorum. Yakamoz, görmeyi sevdiğim görünüm değil. Biraz denize bakıyorum, biraz ışığı yansıyan aya. sema neden mavi sorusunu soramayacak kadar uzağım gündüzden. gökyüzü sebep siyah? nedeni ise yıldızlar böyle güzel.
Ayağa kalkıyorum şu parmaklıkların üstünde. deniz paçalarımı ıslatmış, ayrım etmemişim. Kollarımı gökyüzüne kaldırıyorum. Nasıl kimse olmamaktadır? Fotoğraflarımı çekip, haber yapmaları gerekmez miydi? Kimse görmüyor beni. Ya kararmış gözleri, yahut siyaha boyanmış ruhum, gizlenmek için. yel esiyor. Fırtına mı, sanmıyorum. Meltem derler ya, öyle hafif hafif. Parmaklıklar ince. Düşüyorum. Ruhen, veya bedenen. Su beni içine çekiyor, düşüyorum. Sesler duyuyorum ama burada kim konuşur? Denizin derinlerinde? Boğuluyorum. aynı şeyi denize düşmeden de hissetmiştim daha evvela. \`\`Suyun arasında silah patlar mı?\`\` Patlıyor. Kanım değil,duygularım etrafa yayılıyor. Suyun rengi değişiyor. Peki lakin kim çekti tetiği? Zaten beni sudan çok fazla sorular boğuyor. Düşüyorum, dibe ulaşıyorum. inanın ki, denizkızları gerçek. Canavarları da öyle. Kumdan bir yuvanın üstünde ayaklarımı uzatıyorum, dağılan duygularımı toparlamak için. Burası çok aşırı güzel, gülümsüyorum sessizce. Geliyorlar, denizkızlarını öldürmek için. Ben yüzme bilmem. Kollarımı çırpmaya başlıyorum can havliyle. Yükseliyorum. Ruhen, ve ya bedenen. Yüzeyi buluyorum, yoruldum.
Karaya vuruyorum, kumların içine. Gökyüzüne bakıyorum ay bulunmamaktadır. Kuyuya mı düşmüş? \`\`bayan ip getir ay kuyuya düşmüş\`\` diye bağırsam, \`\`Hoca Efendi sen kafayı mı yedin?\`\` diye yankılanacak sesim ilerideki dağlardan. ama dur burada dağ bulunmamaktadır, burada kuyu da yoktur. Susadım, kuyu suyu. Bana kuyu suyu lazım da saplanmışım ki kumlara. Hayır ay kuyuda değil. Yerini güneşe bırakıyormuş meğer. Hayır gün doğuyor ben buna katlanamam. Gözlerimi kapatıyorum. Emin değilim ya yükseliyorum ve ya düşüyorum. Tek katlı evimizin balkonundan ayaklarımı uzatıyorum. Ruhen yahut bedenen.
Kahve yapmak için içeri giriyorum. Sesler duyuyorum, burası ev
Sahilde denize düşmemizi ve ya intihar etmemizi önlemek istermiş gibi konulan demir parmaklıklardan denize ayaklarımı uzatıyorum. Yakamoz, görmeyi sevdiğim görünüm değil. Biraz denize bakıyorum, biraz ışığı yansıyan aya. sema neden mavi sorusunu soramayacak kadar uzağım gündüzden. gökyüzü sebep siyah? nedeni ise yıldızlar böyle güzel.
Ayağa kalkıyorum şu parmaklıkların üstünde. deniz paçalarımı ıslatmış, ayrım etmemişim. Kollarımı gökyüzüne kaldırıyorum. Nasıl kimse olmamaktadır? Fotoğraflarımı çekip, haber yapmaları gerekmez miydi? Kimse görmüyor beni. Ya kararmış gözleri, yahut siyaha boyanmış ruhum, gizlenmek için. yel esiyor. Fırtına mı, sanmıyorum. Meltem derler ya, öyle hafif hafif. Parmaklıklar ince. Düşüyorum. Ruhen, veya bedenen. Su beni içine çekiyor, düşüyorum. Sesler duyuyorum ama burada kim konuşur? Denizin derinlerinde? Boğuluyorum. aynı şeyi denize düşmeden de hissetmiştim daha evvela. \`\`Suyun arasında silah patlar mı?\`\` Patlıyor. Kanım değil,duygularım etrafa yayılıyor. Suyun rengi değişiyor. Peki lakin kim çekti tetiği? Zaten beni sudan çok fazla sorular boğuyor. Düşüyorum, dibe ulaşıyorum. inanın ki, denizkızları gerçek. Canavarları da öyle. Kumdan bir yuvanın üstünde ayaklarımı uzatıyorum, dağılan duygularımı toparlamak için. Burası çok aşırı güzel, gülümsüyorum sessizce. Geliyorlar, denizkızlarını öldürmek için. Ben yüzme bilmem. Kollarımı çırpmaya başlıyorum can havliyle. Yükseliyorum. Ruhen, ve ya bedenen. Yüzeyi buluyorum, yoruldum.
Karaya vuruyorum, kumların içine. Gökyüzüne bakıyorum ay bulunmamaktadır. Kuyuya mı düşmüş? \`\`bayan ip getir ay kuyuya düşmüş\`\` diye bağırsam, \`\`Hoca Efendi sen kafayı mı yedin?\`\` diye yankılanacak sesim ilerideki dağlardan. ama dur burada dağ bulunmamaktadır, burada kuyu da yoktur. Susadım, kuyu suyu. Bana kuyu suyu lazım da saplanmışım ki kumlara. Hayır ay kuyuda değil. Yerini güneşe bırakıyormuş meğer. Hayır gün doğuyor ben buna katlanamam. Gözlerimi kapatıyorum. Emin değilim ya yükseliyorum ve ya düşüyorum. Tek katlı evimizin balkonundan ayaklarımı uzatıyorum. Ruhen yahut bedenen.
Kahve yapmak için içeri giriyorum. Sesler duyuyorum, burası ev
7 Temmuz 2016 Perşembe
16-05-2016 Yine Karanlığa Gömülmüş Bir Gece
Kelebeğim
Bugün nasılsın? Ben hiç iyi değilim. Yine aradım seni
telefonu açtın sesin iyi geliyordu hatta benden daha mutluydun. O anda bende
mutlu olmuştum, sesin bir ömre bedeldi. Sonra çocukla oyun oynaman gerekiyormuş kapatıcam dedin.
Sadece beynim zonkladı biraz kalp atışlarımı tüm vücudumda hissettim sonra
olduğum yerde 10 dakika hareketsizce bekledim, belki bir umut geri ararsın
diye, Aramadın gözümden birkaç damla yaş geldikten sonra telefonun ekranını
açıp ses kaydını tekrar dinledim sonra bir daha, bir daha da ve defalarca ben
sensizlikten üşürken sen orada mutluydun, göz yaşlarımı sildim, kendime dedim
ki niye ağlıyorsun salak o orda zaten mutlu. İşte ben sırf sen mutlusun diye
gülmeye başladım sonra, anlamsızca. Hatırlıyor musun? O günü deniz kenarında
dizime yatmıştın, hayallerimdeki saçların dizlerimin üstündeydi sırf rahatsız
olma diye, dizimden kafanı kaldırma diye kendimi zor tuttum saçlarını ellememek
için. sen hiç bunların farkına bile varamadın. ben bunları senin okuyup beni sevmen pişman olman
için yazmıyorum. Bir nebzede olsa içimi satırlara döküp kelimelerle
anlatılamayacak sevgimi işte bu satırlarda anlatıyorum. Ne kadar basit demi 5
kuruş bile vermeden savurulan ön yargılar, senin “seni sevmediğime inanmaman
gibi”. Normal bir hayatım olsun istedim daha düne kadar dışarı bile çıkmaktan
korkan birisiydim, topluma sevdiğim insanlar tarafından kazandırıldım. Sen
çıktığında karşıma hayatı öğrendim. Takıntılarım vardı, kimseyi sevme kimseye
aşık olma diyen doktorumu değiştirdim, haklıymış en çok korktuğum şey seni
kendimden koruyamamak. Sen benim kelebeğimsin ama kanatların kırılmış
uçamıyorsun uçmayı denedikçede yoruluyorsun sonra ben geldim yanına keşke erken
gelseydim uçmaya çalışırken gelseydim de destek olsaydım. Vazgeçmişsin pes
etmişsin hayatta yapılacak en büyük yanlışı da pes ederek yapmışsın, ne için
dua ediyorum biliyor musun? İnşallah yüce rabbim senin kanadını kıranları
karşıma çıkarır. Kabulleniyorum duygusal biriyim hiç olduğum gibi değil, hatta
bu satırları yazarken bile ağlıyorum sensiz geçen gecelerin acısına ağlıyorum
uyku tutmuyor bilgisayarımı açıp bunları yazıyorum. Derdimi anlatacak çok insan
var ama hiç biride sen gibi yaralarımı saramıyor, bırak yaralarımı sarmayı
elimden tutup kaldırmıyorlar bile sadece dinleyip dinleyip kafa sallamakla
yardım ettiklerini sanıyorlar, bak düştüğüm bu çamurdan bu sefer kalkamıyorum
elimden tutmuyorsun, aslında kanatların kırılmış bile değil sadece onarılmaya
ihtiyaçları var. Daha fazla söze gerek yok senin de canını sıkmıyalım geçmişin
var nasıl olsa, varsın yanan benim canım olsun bakarsın bir gün hatanı
anlarsın. Ben ısrarla her gün tekrar seni ararım, sen açmasanda olur o sinyal
seslerine alıştım ne de olsa. Gözlerimin içine bakarken yalan söyleyemiyorsun
onu anladım ve telefon gerçektende özgürlüğü kısıtlıyor kelebeğim. Bir gün
yanımda olursan hep yapmak istediğimi yaparım, dağ evinde doğayla iç içe sadece
sen ve ben geceleri yıldızları izleyip özgürlüğü düşünmek, sabahları senin
yanında uyanıp gözlerine bakarak kahvaltı yapmam gibi. Bir ihtimal bunu
okuyorsan hayallerimdekilerin filmlerde olduğunu söyleyeceksin ama ben şimdiden
hayallerimi gerçekleştirmek için hazırlıklara başladım bile tek eksiğim sensin.
Bak saat ne çabuk 2 olmuş sensiz bir gece yarısı daha o verdiğin balı yanıma
alırım biraz ona bakarak senin kokun aklıma gelir sonra yine senin seslerinle
belki uyur kalırım. İyi geceler yaralı kelebeğim korkma benimle uç gökyüzüne
melekler hep senin yanında olsun dert sana uğramasın.
15-05-2016
Saçma gelebilir bunları yazmam ama okumayacaksın bunları
sonuçta yani öyle umuyorum. Bunu yazma sebebim biraz olsun kimseye
anlatamadıklarımı buraya yazıp rahatlamam. Aslında yazmaya önceden
başlayacaktım ama istemedim içimde tutmak istedim. Galiba bu saat ’ten sonra da
her gece yazmayı düşünüyorum. Bir günlüğe yazar gibi değilde sana bir şeyleri
anlatır gibi yazıcam hep. Bu gün nasılsın kelebeğim, dur tahmin ediyim yine iyi
sin her zaman ki gibi kötü olsan bile hep iyisin kabul et kötü olduğun günler
sesinden ve yazdıklarından belli ediyorsun her şeyi. Bu güne kadar her gün
sürekli seni aradım ya açmadın ya açtın yorgundun ya da yanında annen vardı.
Belkide benimle konuşmak istemiyorsun, bunu biliyorum ama ben de napiyim sesini
biraz duymam gerek. Keşke hep yanında olsam, yanındayken daha mutluyum en
azından duygularını saklıyamıyorsun. Bana hiç inanmayacaksın inanmak
istemeyeceksin. Biraz empati yaptıktan sonra anlayabildim senin hâlinide.
senden tekrar özür dilerim seni 2 sefer bırakıp gittiğim için ama hepsi bir
sinirle olmuş şeylerdi ve her seferinde geri geldim seni bırakmayacağımı
biliyordum zaten. İlk başta her şey çok güzeldi. Hatırlasana 3 gün beraber
sabahladık. Günaydın mesajı atmanı özledim. Şimdi ise senden geriye kalan günde
sadece bir kere 1-2 dakikalık canlı sesin sonra kayıtlı seslerinden attığın
mesajlarından birkaç fotoğrafından yetiniyorum. Öyle çok seviyorum ki diğer
insanlarla gülerken aklıma geliyorsun. Bazen düşünüyorum da sen bana hiç
gelmedin ben kafamda kurduğum hayali bir senle mi yaşıyorum. Keşke geçmişini
unutabilsen dünle bugün arasında kavga edersen yarınını kaybedersin bunu
unutma. Bugün aramak istemiyorum seni çok sıkmıyım.
23 Haziran 2016 Perşembe
Çok Yoğunum
Bu Aralar İşlerimden Dolayı Yazamıyorum Arkadaşlar Kusura Bakmayın Geceleri Yazmaya Çalışacağım
17 Haziran 2016 Cuma
Değer Vermek Önemlidir Ama Doğru Kişiye
Insanlar sırf birileri
tarafından değer görüldükleri için böyleler çünkü birini kaybetme korkusu yok.
Beni kaybetse de yerimi dolduracak onca insan var çünkü. Evet vazgeçtim artık
sırf ben burda üzülürken o orda güldüğü için vazgeçtim ama pes etmedim. Hırs
yaptım bir şeyler için. Değer verilecek kişilerin aslında değer görmeye
değmeyecek insanlar olduğunu anladım. Şimdi ne kadar çaresiz görünüyorsam; sıra
bana geldiğin de de o kadar acımasız olacağım. Evet bayan seni seven ve gidecek
olduğun bir yerin vardı ama orayı yıktın kendi ellerinle. Bugün en çok da beni
egon üzdü seni hiç böyle birisi olarak tanımamıştım. Başkalarına öyle söylemen
beni öyle anlatman gerekmezdi tıpkı bir salak gibi. Işte bunun için sana geri
döneceğim bayan. Bu dünyada hep ben ezildim. Allah da şahidim olsun ki beni
ezen herkesi ezmek için teker teker geri döneceğim. Bizim sevgimizi suistimal
ettiniz. Bu dünyada bir tek sen tarafından doğru anlaşılmak istedim. Ama bunu
bana çok gördün. Sen benimle bir kez bile içten gülmedin lan. Bir kez bile,
seviyor gibi bakmadın. Lan sen benimle hiç mutlu olmadın. En çokta buna ölünür.
Sana tavsiye bayan sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin ama herkesi
değil seni gerçekten seveni. Ama sen, seni tüm kusurlarına, hatalarına, her
şeyine rağmen sevebilecek birini kaybettin. Sen, benden daha büyük kaybettin.
Deliler gibi ağlattığın insanın gülüşünede deliler gibi muhtaç kal. En çok da
dışarıya gülerken ben seni unuttuğumu düşünüyosunya ona üzülüyorum aslında bir
gün bile aklımdan çıkmadın. Her güldüğümde içimde bir çam parçası battı. Işte
ben karanlıktım seni gecemin parlayan ayı yapacaktım ama sen sönük bir yıldız
olarak kalmaya ısrar ettin. Işte senin tabirinle zarar verme evresi benim için
en zor kısım burası şimdi senin beni unutmanı beklemem lazım falan falan. Ben
gerçek anlamda deli psikopat biriyim.
4 Haziran 2016 Cumartesi
Hayat Hep G*tünü Bize Çevirdi
Niye bilgisayarın üstüne
bu kadar düşüyorsun diye soruyorlar. Başka dostum yok diyorum.
Anlamsızca 1-2 saniye baktıktan sonra "ben varım"
diyorlar. Ben insanlar yerine bilgisayarlarla konuşmayı tercih
ediyorum.
Bu yaşta insanlarla
konuşarak bir yere varamam. Şu anda sadece bilgisayarım olsun
yeter başka kimseye ihtiyacım kalmaz o varken. Hem iyi hem kötü
günümde yanımda olur, bazen yaptıklarıyla miğdemi bulandırır
ama onu ne yapsada çok severim. Onun hastalanma ihtimalini ortadan
kaldırmak içinde çok iyi bakarım ona. Hangi bir insanla
sıkılmadan aylarca birlikte oturabilirsiniz, tabi ki de kimseyle.
Ben ise kendimi bildim bileli bilgisayarın başındayım. Küçüktüm
bisikletimi almaya giderken arabaya çarpılmamla başladı her şey.
Ayağım 2 yerinden kırıldı. Sonra babam vakit geçirmem için
bilgisayar aldı. Daha okula bile başlamamıştım o zamanlar. O
günden sonra ben normal çocukluğumu hiç yaşayamadım. Diğerleri
gibi hiç eve üstümü kirleterek gelmedim; çünkü hep
bilgisayarın başındaydım. Kimsem yoktu bilgisayara sarıldım.
Gerçek hayatta ezildim, sanal ortamda ezdim. Hiç bir kızla
konuşamamıştım dahi. Şimdi ise ilk defa sevdiğim bir kızı
kaybettim. Bunun acısını da size burdan anlatsam inanmassınız.
Şimdiye kadar hep hayali
karakterlerime aşıktım. Şimdi ise hayali karakterlerimden güzel
ve daha iyi birini buldum. Hiç bir şey hayallerdeki gibi yolunda
gitmiyor. Işte bu yüzden hep hayal kurarım hayallerde her şey
yolundadır.
2 Haziran 2016 Perşembe
Yıldızlar Masumdur, Kayan Yıldızları Serbest Bırakın
Hiç denedin mi bahçeye
uzanıp yıldızları izlemeyi ? Ben denedim arkadan gelen kuş
sesleri, cır cır böcekleri, çekirgelerin sesleri, bir yandan
parlayan ay ve yıldızlar çok masum duruyorlardı. Kayan yıldızlar,
ölümlerimi haber verir yoksa yeni dilekleri mi ? Vazgeçişler mi?
Umutlar mı? Bulutsuz açık huzurlu bir gecede gördüğümüz
dolunay hep aynıdır. Fakat bakışlar hep değişir, nasıl
bakarsan öyle görürsün; bazen nefret bazen sevgi doludur.
Kayan
yıldızlara hep dilek tuttum, olmasını istediğim şeyler için
bazen durup düşündüm çok mu fazla şey istiyorum onlardan. Ama
etrafıma baktığımda benim sahip olamadıklarıma sahip olmuş bir
çok insan gördüm, çoğu da mutlu değildi. Ya ben sanki böyle
çok mu mutluyum. Seni istedim diye çok mu şey istemiş oluyorum.
Kayan bir yıldıza dilek tutanlar, umutlarını saklar onlara. Kayan
bir yıldız, en büyük dilekleri gerçekleştirmezse, o günden
sonra bütün yıldızlardan umut kesilir. Eğer sevileni götürürse,
geceler kabuslar olur, yıldızlar dökülsün istenir. Peki ya kutup
yıldızı; kutup yıldızına bakarak yolunu bulanlar, onlara
teşekkür eder. Korkularından saklanmaya çalışanlar, yıldızların
aydınlattığı karanlıklara kaçamaz, üzülür. Ay ve
yıldızlardan ilham alarak kalemini kıpırdatan bir kız, onlara
sevgiyle gülümser.
Karanlıktan korkan bir
kadın, geceleri yıldızlara sığınır. Aşık bir adam,
sigarasını onlarla yakar. Halbuki yıldızlar suçsuzdur. Tek sorun
geceye ait olmalarıdır. Fakat insanlar da suçsuzlar. Bakışlarını
yaşadıkları değiştirir. Ister sevinç olsun ister hüzün.
Gözyaşları masumdur. Ağlayanlar masumdur. Duygusuz insanlar
ağlayamazlar, hep birilerini üzmeye alışmıştırlar artık.
Duygularıyla hareket edemedikleri için karşısındaki kişinin
kırılıp döküleceğini bilmezler. Masumum ama yanlışlıkla
ağızdan çıkan 2 kelime bitirdi her şeyi. Sadece bir bahaneydi
ama suçu hep kendimde aradım. Yıldızlara sigara yakmak varken ben
ona yaktım.
Katilime Aşığım
Yanlızken bir hiçim,
aslında şimdi öyleyim. Seninle konuşmaya başlamadan önce
yanlızlığa alışmıştım. Yanlızlık besliyordu beni, etrafımda
kimse yoktu, sadece kendim ve bilgisayarım karanlık panjurlar
arkasında havasız bir odada sadece bilgisayarın ışığıyla
beslenen biriydim.
Şimdi ise ben ölüyüm. Sen beni öldürdün,
katilimsin ve ben katiline aşık bir adamım. Ben katilimin mezarıma
gelmesi için dua ediyorum. Ben katilimi çok özledim çünkü...
canım canıma batıyor, çok acıyor, hayal kırıklarım ağlıyor,
kimse beni anlamıyor, senden vazgeçemiyorum, kimseyi seni sevdiğim
kadar sevemiyorum.
Her şeyde sen ön planda geliyorsun. Ben pes
etmedim, vazgeçmek istedim ama olmadı. Karanlık ve buram buram
yanlızlık koktum. Gelmeyeceğini bildiğim için ölüyorum. Ben
seni istiyorum imkansıza aşığım, imkansızı başarmak da çok
zor. Hani olur ya anneni kaybedersin canın yanar ağlayacak bir omuz
ararsın ama annen yoktur onu o kara topraktan çıkartıp diriltmek
istersin işte tam olarak bu kadar imkansız senin bana geri dönmen.
Ben yine özür dilerim hala seni seviyorum ve biliyorum ki sevgim
seni rahatsız ediyor... Affet sevdiğim.
1 Haziran 2016 Çarşamba
Beni Unutma Bayan, Seni Unutmam
Ben unutmam sen unutursun
hayatından silersin 1 sene sonra karşına çıksam karanlıktan
aydınlatacak olduğun ama yapabileceğin halde dipsiz boşluğa
attığın o insanı tanımassın. Gün gelir canımın en içi, en
büyük kahroluşum olursun. Kafamda sorular var dillendirmeye
korktuğum. Nedenler ve nasıllar. Bu kadar sorunun içinde saklanan
bilinçsizlik, üzüyor beni. Şiirlerim olursun yada yazdığım son
destan, diğer bir deyişte son pişmalığım, son mesnevi. Bunu
üzerine al bayan. Bana unutuluyor, unutuyor deme, ben unutmam.
Parmak uçlarından avuç
içlerinden öperim. Belki de benim derdim yazmaktan acımaya
başlayan parmaklarımda. Susmaktan dudaklarımda kalan kahve kokulu
kelimelerdedir. Ve yine kahve içmekten acıyan dudaklarımdan sarhoş
olan zihnimde. Benim bütün derdim, belki de yazıp yazıp acımadan
sildiğim o sayfalarda. Senin okuyamadığın ama bir çok acı dolu
o sayfalarda.
Belki kimseye ihtiyacın yok ama düşünsene sana
ihtiyacı olan birileri var. Bu çok zor işte. Duyulmayacağını
bile bile aya karşı konuşmak ve okunmayacağını bile bile
parmakların kanayana kadar yazmak. Yazacak kelimelerim azalıyor
artık, kelimelere yetmeyecek kadar acıyorum kendime ve halime.
Basitleşen duygular. Belki de kural budur ki üzerine titrediğimiz
her his sonradan basitleşir. Mesela bazı hayaller hayalken daha
güzel. Veya da böyle inandırdık kendimizi. Biraz düşünürmüsün
belki bu umutsuzluğumuzun tesellisiydi. Belkiler, keşkeler
öldürüyor beni içten içe zihnimin en kuytularına çiviyle
kazıdığım cümleler, şimdilerde yalan olduğunu anladığım
kuytular.
Kelimeler Kendiliğinden Dökülür
Konuşamadığım için
yazarım, susarım ama sessizliğimi de satırlara bırakırım. Çoğu
zaman ne yazdığımı bilmem kelimeler dökülür satırlara
kendiliğinden. Bazı zamanlar olur, yazacak çok şeyin vardır,
kelimelerin olmaz. Düşüncelerini susturamassın her şeyin önüne
geçer.
Hani bazen konuşacak çok şeyin olupta kimsenin olmaması
gibi. Ya da milyonlarca düşünce kafanı kurcalarken, oturup hiç
birini toparlayamaman gibi. Onu öyle bir seversin ki ondan başka
neyi sevdiğini, neyden nefret ettiğini karıştırırsın. Yani hiç
sevmediğin şarkıyı bile saatlerce dinlemen gibi. Sırf canın
acıyor diye yüzünü buruştura buruştura şekersiz kahve içmen
gibi.
Işte en kötüsü de ne biliyormusun ? Bazı zamanlar olur,
hayat ne güzel diye mutlu olurken; bazı zamanlar olur, hangi ateşde
yansam, hangi denizde boğulsam diye düşünürsün. Bazı zamanlar
ise ağlamaktan kalbin acır dermanın kalmaz, bazı zamanlar
gülmekten gözlerinden gelen yaşa sahip olamassın. Yazacak
tonlarca kelimenin, düşüncenin altında ezilirsin bazen, ya da
söylemen gerekip te söyleyemediğin sözlerin. Sayfalar boş kalır,
sen boşluğa düşersin. Sonu gözükmeyen öyle bir dipsiz
boşluktur ki, kelimelerin yetmez. Satırlar susar hatta küser.
Bazen öyle şeyler olur. Ne olduğunu kendinde anlayamassın...
"Kaç güzel şair
kaybolmuştur, sahibine ulaştıramadığı şiirlerini susa susa?
Kaç yazan ruh, gömülmüştür
satırlara, kağıtla buluşturamadığı satırlarını susa susa?"
31 Mayıs 2016 Salı
Bu Hayata Rağmen
Umutlarımız kırıldı
hayallerimiz yıkıldı. Ama sana rağmen, bu hayata rağmen.bir gün
her şey güzel olacak, hemde öyle bir güzel olacak ki,
hayallerime, hayallerini kurduğum aileme , hayallerini kurduğum
evime, hayallerini kurduğum özgürlüğe, hayallerini kurduğum
colorado'ya elime ayağıma düğüm olan her şeye rağmen
yaşayacağım ben bu hayatı. Kollarım arasına eşimi, annemi,
kızımı alacağım. Hep kontrol ederim çıkarken sigara, çakmak,
telefon, cüdan, motorun anahtarı, evin anahtarı. Köpekler gibi
çalışıp kaanacağım ben hayatımı. Sonrasında deliler gibi
çalışıp kazanacağım ben ailemi. Senin inanmadığın bu
sevgiyle bir yuva kuracağım. Sana rağmen, bu hayata rağmen.
Dişlerimle kazıyacağım ben bu hayatı. Sana rağmen seveceğim
seni. Sensizliğe rağmen seveceğim seni. Gruruma rağmen kalbimdeki
göğüsümdeki acıdan ağlayaya ağlaya seveceğim seni . Güzel
bir ailen olacak senin. Bir avucumda buruşmuş acı dolu 2 çift el,
diğerinde küçücük yumuk yumuk iki kadın eli, göğüsümde ise
sevdiğim kadın. Bir gece vakti, karanlıkta çıkacağım
sokaklara. Içim huzurla dolu olacak ama... basacağım motor kaçı
görüyorsa, coloradoya. Hangi otoban o tarafa dönükse oraya
gideceğim. Bir kaç kilometre sonra, bit tırın altında, belki bir
kamyon, belki de bir arabanın altında, hayatımın yırtığını
dikip öleceğim. Evimde annem, eşim, kızım. Hüngür hüngür
özleyecekler beni. Milletin getirdiği bir salkım çiçek kapatacak
mezarımı. Sana rağmen, bu hayata rağmen; yaşayacağım ben seni,
annemi, kızımı, ve sensiz geçecek olan bu hayatı.
Etiketler:
ahsen akgül,
ahsen-akgül,
ahsenakgül,
aile,
bu hayata rağmen,
buhayatarağmen,
colorado,
hayaller,
hayat,
kızım,
onionuzantisi,
seniseviyorum,
umutlar,
yapmak istedim,
yıkıldı
Bir Gün Anlayacaksın
Hasar aldım artık hiç bir
şey önceki gibi değil. Önceki beni çok arıyorum ne kadar
bilgisayarım elimdeyken unutsamda her şeyi artık bazı şeyleri
unutamıyorum. Bir anda giren acıyla geliyorsun aklıma
bilgisayarımın başında biramı yudumlarken geliyorsun, sigaramı
her yaktığımda geliyorsun, git diyemiyorum yaşadığımız günler
geliyor sonra koca bir hiç görünce de omuzlarım bir anda
düşüveriyorsuratım asılıyor bir anda gelen bitkinlikle
çöküyorum olduğum yere bazen hayatımı etkileyecek şeyler
yapmaya girişimde bulunuyorum ama hep biri denk gelip engel oluyor.
Ya sen. Bir gece kalbinin göğüs kafesine sığmayacak kadar
acıdığını hissedeceksin, hayatının en büyük
pişmanlıklarından birini yaşayacaksın fakat geri dönüşü
olmayacak. Şimdi ihtiyacın olmayan o geri teptiğin sevgiye bir gün
ihtiyacın olduğunda ansızın aklına gelecem fakat geri dönüşün
olmadığını hissedeceksin. Herkesten uzak kalıp sadece sana yakın
olmaya çalışan birinin bundan sınra sana yakın olamayacağını
anlayacaksın. Çünkü sen; sabahları senin yanında gözlerini
açmak isteyen bir adamın, bir daha gözlerini açmak istememesine
neden oldun bayan. Çünkü sen; mesaj yazmasından sıkıldığın o
insanın bir daha mesaj dahi atamayacak olma ihtimalini hiç
düşünmedin. Çünkü sen; çok aradığı için kızdığın
insanın bir daha sesini duyamayacak olmanın acısını hiç
hatırlamadın. Bundan sonra hayallerin olsun diye çabalayan biri
olmayacak farkında mısın kelebeğim? Insan bir şeylerin kıymetini
elbet anlıyor; ama geçince, ama bitince, ama ölünce... kısacası
iç içten geçince. Sen unuttun bile beni bayan. Yoluna devam
ediyorsun, canın acımadı. Fakat ben ölsem unutmam. Çünkü
insanlar, onlara neler söylediğinizi unutabilirler, neler
yaşattığınızıda unutabilirler ancak insanlar onlara kendilerini
nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar. Bak şimdi eserine,
hissileştirdiğine .
Her Yer Sadece Sen
Ben daha fazla yanlızım
artık hiç kimsem yok yanımda eski halime geri döndüm yine ama bu
sefer sadece başımı belaya sokmak için yaşıyorum. Mesela bugün
biraz önce yaptığım şey yüzünden neler olacak bilmiyorum.
Yaptığım şeyleri de burada açıklayacak değilim. Bitmek
bilmiyor içimdeki özlemin. Artık daha fazla hayalperest oldum
hemde çok daha fazla. Önceden hep kısa hayallerdi şimdi ise
daldığım zaman hiç kıpırdamadan 2-3 saat hayal kuruyorum ve
zamanın nasıl aktığını ben bile bilmiyorum. Sokağa çıkıyorum
bir kuru kalabalık. Yürüyorum, yürüyorum, sadece boş boş
yürüyorum. Attığım her adımda sana gelmek istiyorum.
Adımlarımın bizi kavuşturmaya yetmediğini gördükçe
yavaşlıyorum hızlıyken bir anda yavaşlıyorum ve kafamı
kaldırıp baktığımda sana bir adım bile yaklaşamamışım.
Yokluğun hâla yokluk ve bir yanım eksik. Bunu fark ediyorum ve
dizlerimin üstüne çöküyorum kaldırıma. Seninle yürüdüğümüz
o kaldırıma yattığımız çimlere sadece koşarak ilerliyorum
ağlayarak. Incittiğin o ayağın aklıma geliyor canım biraz daha
fazla yanıyor. Ağlamaya bile dermanım kalmıyor. Ne yaptığımı
anlamaya çalışan bir sürü yabancı surat bana bakıyor. Ve o
işte o aynı durum. Kokun. Kokun geliyor burnuma seni hissediyorum
yanımda gözlerin, kaşların, kirpiklerin, burnun, ağzın yanımda
oluyorsun sanki bir an için, sonra 2 dakika geçip senin yanımda
olmadığını anladığımda karanlık çöküyor üzerime. Yine bir
başımayım. Gittiğim günün ardından kaldığım kadar yanlızım
yeniden. Değişen şeyler var o günden bu güne. Umut ediyorum
mesela o zamanlar. Hala geleceğine dair hayaller kurabiliyordum.
Kurduğum hayaller tek tek başıma yıkıldı. Bir enkazın
altındayım. Kimsenin kurtarmasınıda beklemiyorum, yapamayacaklar
zaten. SEN dolu binalar yıkıldı üzarime. Enkaz yeri toprak
kokmuyor her yer buram buram sen. Peki bayan sen olsan kurtarılmayı
beklermiydin bu kadar güzel bir enkazdan? Ben beklemiyorum. Enkazın
oluşturduğu karanlığın içine saklandım. Hep bir yanım susmak
istiyor kafamda sadece sorular var cevabını bulamadığım. Kafamın
içini kemiren bir şeyler var bayan deliriyorum galiba. Şimdi ise
her gün alkol kullanıyorum sonra 4-5 fincan kahve içiriyorlar. Sen
üzülme bayan, pardon sen alışmıştın demi üzülmessin zaten.
Alışmaya çalışıyorum yani sensizliğe. Öpüyorum yokluğundan.
23 Mayıs 2016 Pazartesi
Dökülen Gözyaşlarını Ödeyemeyeceksiniz
Canımın yanmasına alıştım
artık, bak farketmiyorum. Yanmayacak canım sen ne yapsanda,
olmayacak. Sen , biri senin için her şeyden vazgeçmişken, ondan
nasıl vazgeçtiğini mi anlatacaksın ? Sen her saniye özleyen
birine, sensiz bıraktığın saatlerin hesabını mı vereceksin?
Sen, sen diğeri, şu ve sen; siz, sizler?
Böylesine sevilmişken,
nasıl sevemediğinizi mi anlatacaksınız? Verdiğiniz hangi zararı
telafi ediceksiniz? Değer veriyorum diyen insanların bu denli
boşluğa düşmesine izin verdiniz, sahi nasıl çıkaracaksınız
onları bu boşluktan? Yok olan hayalleri yeniden mi kuracaksınız?
Umutları geri mi getiriceksiniz, zaten zorla elde edilmişken?
Onları, bizi, üzdüklerinizi boğulmaktan nasıl kurtaracaksınız?
Mutlu olduğunuz anların ne kadar uzakta kaldığını belki de ne
kadar yalan olduğunu mu itiraf edeceksiniz? Bir değerimiz olduğuna
hatta mutluluğamı inandıracaksınız? Ağlarken hıçkırıklarımı
mı durduracaksınız? Hangi intiharı önleyebilirdiniz sebebi
sizken ? Şimdi dağılmış kişiler var arkanızda kalan. Elinizden
ne gelir? Daha kırılmış yaralı kanatlarını onaracağım
kelebeğim kendimde yaralı iken. Hiç bir şey daha iyi
hissettirmiyor. Ama merak ediyorum; nasıl hesap vereceksiniz? Siz,
hatta tek soruyorum sen; hangi göz yaşını ödeyebilirsin? Daha
fazla göz yaşı dökülmeden gel. Yağmur ve gecenin siyahı bize
yol göstersin...
Ahsen Seni Çoook Seviyorum Senden Çoook Özür Dilerimmm
Senden çok özür Diliyorum ahsen seni çook seviyorum beni birazda olsa dinlermisin sonra senı rahat bırakırım. seni bilirim sen kızmassın lütfen biraz dinle beni telefonumu aç tamam bende sinirliydim biraz ama hemencecik geçti hadi lütfen telefonumu aç ve biraz dinle beni. çok çabuk sinirlendin sende böyle basit şeyleri kafana takma lütfen
22 Mayıs 2016 Pazar
Gözlerimin İçine Bak Ve Orada Kaybol
Korkuyorsun biliyorum ama
belli etmezsin sen bilirim. Her insanın bir orkusu yok mudur? Bence
var. Her zaman yanına gelemiyorum belki ama kafanı kaldırırsan
yukarıya doğru aynı gökyüzünün altında olduğumuzu bilirsin.
Şimdi gel, bak yıldızların altındayız dinle geceyi. Şimdi gel
kollarıma uzan ve korktuğunu hissettir bana, koruyacağım seni.
Sadece gel uzan, korktuğunu biliyorum. Kork sen, ben koryacağım
seni. Şimdi yanıma gel, yüksekçe bir binanın en tepesinde
çatısındayız. Hayalini dinle şimdi. Yıldızlar yukarıda ve
geride kalan her şey, insanlar dahi ayaklarının altında. Şimdi
gel sana şehri göstereceğim. Sana acı gerçekleri ondanda kötü
acımasız yalanları anlatacağım. Şimdi gel, uzan önce
yıldızları say. Bitirdiğinde ve gözlerimin içine baktığında
sana gözbebeklerinde parlayan şehri ve ışıklarını anlatacağım.
Beni öyle bir dinleyeceksin ki gözlerinde kaybolup bulanıp görmeye
başlayacaksın. Ana caddeleri, kalabalıkları ve kargaşayı.
Gürültüyü. ara sokaklara bakmak iste misin? Kimsesizliğe ve
çaresizliğe, ölüme, yutulan çığlıklara, karanlık ve
sessizliğe. Uçup her apartmanın çatısına konalım ve duvarlara
başımızı yaslayıp bütün sırları dinleyelim. Yaralısın
kelebeğim biliyorum benden başkasıda onaramaz kanatlarını.
Korkuyorsun ben koruyacağım seni. Geceye teslim ol, siyahı esir
alsın bizi. Yüzünde bir maske var, içimi ürpertiyor. Çıkar
maskeni, duygularını haykır ay'a, yıldızlara ve tüm evrene.
Hislerini görmek istiyorum. Şimdi gel bir olalım. Yüreğini aç
ve gözlerimin içine bakarak ağla sonra kafanı omuzuma yasla
huzuru bul. Bak karardı gece ve karardı gözlerimiz. Kimse
duymayacak, görmeyecek seni istediği kadar ağla. Dinle, göz
yaşları masumdur.
Öleceğiz Ya, Mutlu Olun
Benden mutluluk mu
istiyorsunuz? Mutlu olamayacağımı bilmek istermisin, ama benden
güzel mutlu bir yazı istiyorsun. O olmadan bu mümkünmü sizce
yatmadan önce benimle olma ihtimalini düşündümde imkansıza çok
yakınlardayım, imkansızı başarabilirmiyim. Evet daha önce 1
sefer başarmıştım ama şans eseri olmuştu. Mutlu olun. Her şey
güzel olacak gibi klişe motivasyonlardan değil ama. Hiç bir şey
geçmeyecek! Hatta daha da kötüleşecek! Belki de hiç bitmeyecek,
acı çekeceğiz, sinir krizleri geçireceğiz, her şey üstümüze
gelecek, ama öleceğiz. O yüzden mutlu olun. Mutlu şarkılar
dinleyin, sevdiklerinizin yanında olun, rüzgarlı bir günde
dışarıda oturun saçlarınız dağılsın, yağmuru hissedin
yağmurda ıslaın, ağlayın, ne olursa olsun mutlu olun, dua edin,
kitap okuyun, basit şeyler yapın, kolay şeyler, yorulmayın,
endişelenmeyin -prens ile prenses olun demiyorum- sadece yaklaşan
sonu görün mutlu olun çünkü öleceğiz ve geride bir şey
kalmayacak ya da nasıl isterseniz, ağlayın. Neden mi? Ben bu
yazıyı yazarken bir kez olsun gülümsemedim, olsun siz yine de
mutlu olun öleceğiz ya mutluluk güzel şey. Aşık olun yağmurun
altında ceketsiz dolaşın. Ben yapamadım hep eksiğim vardı çünkü
canımın içi yoktu.
21 Mayıs 2016 Cumartesi
Sensiz Yaşayacak Kadar Ne Yaptım
Ben içimi yazarak döküyorum, yazınca rahatlıyorum. Satırlarda son bulduruyorum dertlerimi. Yazmak
çok güzel, keşke her insan bir şeyler yazsa, bir kitap okusa. Işte
bu bloggerı da sevdiğim kıza armağan edicem. sürekli yazıcam hep
yazıcam onun haberi olmayacak ama ben yazıcam, eğer o yanımda
olsaydı zaten yazmazdım, belki yazardım mutluluğumuzu yazardım
bu seferde, ne güzel olurdu dimi. Ama benimle olmak istemiyor
kendinden soğutma çabalarında hep, ama ben onunla mutlu olmak
istiyorum. Bana inanmıyor, güvenmiyor ama ne yapalım varsın
inanmasın bir gün belki hata yaptığını anlar gözünün
önündeki fırsatları kaçırdığını anlarda dizi ni döver. Ben
akıl payı olurum ona sonra belki benim sayemde daha mutlu olur ben
ise onun mutlu olduğunu gördükçe kafayı yerim, zaten delirmek
üzereyim. Bir gün severmi sizce beni, gelirde ellerimden tutarmı.
Tutsa ne iyi olur dimi. Kurduğum bir hayalde çok mutluyduk ben
bilgisayarda oldukça kendimi geliştirmiştim, evimiz vardı bahçesi
vardı bahçenin içinde her renk çiçek vardı bu çiçekleri eve
taşındığımızda onunla birlikte dikmiştik, ağaçlar vardı
meyve ağaçları ıhlamur ağaçları ilkbahar geldimi her yer güzel
kokardı aynı o gibiydi bahçenin kokusuda onun kokusunda da ormanın
tüm doğal kokuları var gibiydi sanki. Evimiz dubleksti 2. kattan
dönen bir merdivenle balkondan bahçeye inen bir merdiven vardı.
Dünyanın tüm kötülüklerinden arındırılmış bir bahçeydi
orası, akşamüstü çaylarını hep orada içerdik bakmaya
doyamazdım ona o bahçenin içinde. Işte hayallerde her şey
yolundadır bu yüzden severim hayalleri. Gülüşünden kırmızı
laleler açacak ve şimdi bu baharda antalyanın bütün lalerini
katletmek isteyen bir yürek düşünün. Aralarına çöküp bütün
çıklıklarını dökerek laleri yolan öldüren.
Hayat devam edecek, ama ya o varken, ya da onsuz
Size galiba hayallerimdeki
kadının gerçek oluşunu anlatacağım, kolay olmayacak kendisi
gibi anlatması da zor olacak biliyorum. Hayallerde daha basitti daha
kolaydı çünkü zorluk evrelerini, çıkan engelleri hayal
etmessiniz orda. Sadece yaşayacağınız güzel günleri mutlu anlar
gelir aklınıza yani evli mutlu çocuklu gibi gerçekte böyle
olmadığına kesinlikle garanti verebilirim size. Çok güzeldi bana
gördüğüm bayanlardan en güzeli çünkü ben seviyordum onu başka
kimseye ihtiyacım yoktu o varken onunla yürüyeceğim bu yolda
annemi, babamı geride bırakabilirdim o zaten bunların hepsini
yapabiliyordu. Onunla internette tanıştım ama belki bu internet de
olmasaydı onunla her şey daha da iyi olabilirdi. Belki başka türlü
tanışırdık, her şey yolunda giderdi. Nasıl olsa o kaderime
yazılmış zaten öylede böylede çıkacaktı karşıma. Size ona
karşı olan sevgimi seviyorum kelimesiyle anlatamam ya da onu
dünyadan daha çok seviyorum kelimesiylede anlatamam ben onu ve ona
karşı olan sevgimi aslında hiç bir kelimeyle anlatamam. Onun
yokluğunda üşürken soğuk suyla banyo yaptığım zaman su bile
sıcacık geliyordu. Hayatınızda önem verdiğiniz insanlar olsun
karşıdaki kişinin size verdiği sevgi hiç önemli değildir o
sevmese bile siz onu sevin bırakmayın seviyorum kelimesinin hakkını
vererek söyleyin. Şimdi ayrılan bir çoğunuza onun için ne
yaptın diye sorsam cevap veremeyecek arkadaşlarımız var oyun
oynamayın kimseyle bir gün siz onu kırarsınız, sonra bir günde
sizi 2 katı şekilde kırarlar bir daha ayağa kalkamazsınız...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)